Cennet Değirmenci, …… Kürecik Bekiruşağı doğumlu. 1982 tarihinde Gaziantep‘te işkence edilerek öldürüldü. Cennet Değirmenci, 68 kuşağının ser verip sır vermeyen önderlerinden İbrahim Kaypak’dan almış olduğu ilhamla Antep’in işkencehanelerinde direndi. Direnişi işkencecilerin itiraflarına dönüştü. İşkencecilere diz çoktüren cennet değirmenci - insanlık onuruna saldırıyi yüreğiyle karşıladı. 27 yaşındaki bu genç fidanın boyun eğmezliği Devrim veSosyalizme duyduğu inançtıd. Bu inançla Tacizcilerin, tecavüzcülerin, işkencecilerin yüzüne ‚kahrolsun faşizim‘ diyerek bedenini insanlık onuruna siper etti. Küçücük bedeni, kocaman yüreği işkenceci cellatlarin korkulu rüyası oldu. İşkencede direnmenin bedelinin ölüm olduğunu bile bile direndi. Ser verdi ama sır vermedi.
Cenneti fiziki olarak bizlerden ayıran işkenceci cellatların 2 Şubat 1986 tarihli Nokta Dergisi‘nde yer alan "Bir işkenceci polisin itirafları" şöyle;“Gezici timin elemanlarından Se dat Caner, o günü yıllar sonra Nokta'ya şöyle anlatıyordu:
" Cennet Değirmenci'yi evde yakaladık. Ör güt evinde yapmış olduğumuz ara madan sonra aldık. Antep sorgula ma binasına getirdik.
Biz orada sorgulamanın istihba rat ekibi olaraktan bulunuyorduk. Çeşitli vilayetlerden bize bildirilir, biz de gidip araştırma yapardık. Yakaladıktan sonra onu yakaladı ğımız yerden alıp olduğu yerde sor gulama yapıyorduk. Sorgulama ye rini gösterin diyorduk, onlar da gösteriyorlardı. Ve gereken mua meleye başlıyorduk. Bizim için ge rekli araç ve gereçler orada mevcut tu."
"Gereken muamele" falakadan elektrik vermeye, cop sokmaktan asmaya kadar uzanan işkencelerdi. "Gerekli araç ve gereç" ise Filistin askısı, kasap askısı, falaka, "ame liyat masası" gibi işkence aletleri...
"Kızı vıyaklattırıyor...
" Sedat Caner, Hüseyin Gülersönmez ve Mustafa Yazıcı'dan oluşan tim, Cennet Değirmenci'nin sorgusunu da yapacaktı. Ancak, bu kez "ge rekli muamele", timin başka bazı sorgulamalarında olduğu gibi, ölümle sonuçlanmıştı.
Sedat Caner'e göre olay şöyle gelişmişti: "Emniyet Amiri Hüseyin Güler sönmez, kendisinin orada kalıp Cennet Değirmenci'yi sorgulayaca ğını, bizim de örgüt evine tekrar gi dip hücre kurmamızı söyledi. Ve biz Mustafa Yazıcı ile geri döndük. Hüseyin Gülersönmez'i orada bı raktık. Biz oradan çıkarken Cennet Değirmenci'yi soymuş, Filistin as kısına alıyordu... Sabaha karşı üç buçukta tekrar sorgulama yerine geldik. Sorgulama grubunda aşağı da görevli arkadaş, 'Yukarıya çıkıp bir bakın, siz gittiğinizden beri bu adam kızı vıyaklattırıp duruyor, ge bertecek onu' dedi. Yukarıya çık tığımızda odayı içerden kilitlemişti. Açtı, girdik. Bir de baktık içer de Cennet Değirmenci'ye suni te neffüs yaptırıyor. 'Ne oldu buna' diye sorduğumuzda Mustafa Yazı cı ile ikisi kollarına girdiler. Ben de arabanın yanına indim. Getirdiler kızı arka koltuğa oturttular. Ben hastaneye doğru yöneldim. Hüse yin Gülersönmez hastaneye gitme yeceğimizi, hemen Maraş'a dönece ğimizi söyledi. Bunun üzerine Ma raş'a dönmek için yola koyulduk... Narlı'ya geldiğimiz sırada kızın ar ka koltukta hiç kımıldamaması dik katimi çekmişti. O sırada şahsı in celedik. Cennet Değirmenci ölmüş tü."
Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.
YanıtlaSil