29 Mayıs 2016 Pazar

Şefinur Tezgel

Şefinur TEZGEL 1971 -19 Aralık 2000

  Şefinur Tezgel 1971 Malatya Kürecik Bekiruşağı doğumlu. Muhasebeci. 19 Aralık 2000 yılın da cezaevlerine yapılan saldırılarda Bayrampaşa hapishanesindeydi. Koğuşlara atılan  bombalarla diri diri yanan  altı kadından biridir.Direnişçi ruhu baylaşımcı özelliği ve arkadaşlarına ve yoldaşlara bağlılığıyla bilinir  Şefinur Tezgel. Emekçilerin kurtuluşu için mücadeleye katıldı.
 Sosyalizm için bedel ödemekten teredüt göstermiyen Şefinur’un   mezarı  ; İstanbul  Cebeci  mezarlığındadır.

Şefiner Tezgel emekçi bir ailenin çoçuğuydu. Kendiside emekçi birisiydi. Emekçilerin aydınlatılması için mahallede ve çalıştığı işyerlerinde   emek ve sermaye çelişkisini anlatırdı. Zengin ve fakirler arasındaki farklılıkları yalın bir dille ifade ederdi. Mutavazi bir kişiliği  vardı. Aslında o doğuştan devrimci doğdu dersek Şefinur’un devrimci yaşamını biraz aralamış oluruz diye düşünüyorum.Aslında Şefinur'u anlatmak kolay değil. Nesini anlatırsak  mutlaka onun kişilik özeliklerinin bir yanını eksik anlatmış oluruz.Çünkü ; O devrimci bir ailede gözlerini dünyaya açtığında.  1971 yılında kürecikte  sosyalist fikirler filizleniyordu.   Sevginin ve emeğin yarattığı değerlerin içinde  büyüyordu.
Şefinur Tezgel   68 Sosyalist kuşağının  yarattığı degerlerle  büyüdü. Geriye dönüp baktığımızdan Şefinur Tezgel gibi kaç kişi İbrahim Kaypakkaya ve yoldaşlarının arasında doğdu , büyüdü dersiniz.!

Şefinur çocuk yaşta  mücadelenin içinde yer aldı. Devrimcilere yönelik polis operasyonlarında kendi evinde tutsak kalmış   bir çocuk. Çocuk yaşta polisin baskısını ve zulmini yaşamasına rağmen,  devrimcilere  ve sosyalizme  güvensizlik hiç  duymadı. Aksine bu baskılar  direncini biledi.  Tezgel ailesine yapılan baskılar ,evlerine kurulan  karakollar ,aile fertlerine yapılan insanlık dışı baskı ve işkencelere Tanıktır tüm komşuları ,arkadaşları akrabaları ve yoldaşları.

Şefinur,siyasal çalışmaya bu birikim üzerinde katıldı. İstanbuldaki gecekondu mahalleleri kendisinin yabancısı hiç degildi.Gecekondularda oturanların yaşamları ve yoksulluklarının kader olmadığını biliyordu. 1 mayıs mahallesinin  (şimdiki adı Mustafa kemal) oluşmasında gecekondu mafyasının rantçılığını ve devletin  estirdiği terörü de çok iyi biliyordu.   Şefinur, 1977 yılında 13 kişini ölümüyle sonuçlanan  gecekondu direnişinde bulunan bir çok Küreciklinin akrabası ve yoldaşıydı.Hüseyin çaparoğlu  ve o dönemde hayatını kaybeden devrimcilerin neden katledildiğini erken yaşta öğrenmişti.   ŞEFİNUR, Çocuk yaşta öğrendi devrimci gelenekleri.

 Şefinur  ister yoksul emekçi semtlerinde olsun, ister çalıştığı iş yerlerinde olsun ,  sosyalist   biliçle hareket etmesini bilen  biriydi.   O aynı zamanda emekçilerin öngütlenmesinde karşılaştığı cinsiyetçi  erkek egemen düşünceye karşı kadınların örgütlenmesine önem veren  bir militandı. Genç yaşta aramızda ayrıdılar.Baskı zulim ve katliama karşı verdiği mücadelesinin önünde saygı ile eğilirken;
Şefinur TEZGEL'i  yakınen tanıyan Bir mücadele yoldaşının anlatımlarını sizlerle paylaşmak istiyorum.


OY BENİM SOL YANIM. 
BİLENMİŞ BIÇAK YANIM...

"ŞEFİNUR TEZGEL1971 yılında Malatya-Kürecik'te doğar Şefinur, Kürt milliyetindendir.
Daha çocukluğunda evleri işkenceciler tarafından baskına uğrar. Evlerine karakol kurulur ve o, günlerce evlerinde karargah kuran işkencecilerle yaşamak zorunda kalır.
Çocuk yaşta bunlara tanık olan Şefinur'un yaşamı da o günlerin derin izleriyle doludur. Ama onun için net olan devrimcilerdir, mücadeledir. Tanıdığı her devrimci kendisinde tarif edilmez bir hayranlık uyandırır. İdealleri de böyle şekillenir. Bir çocuğun buyüdüğünde neler yapacağını ne olacağını klişe sözlerle ifade ettiği yaşlarda Şefinur'un büyüdüğünde ne olacağı daha o günlerden belli olur biraz da.
Sohbetlerinde küçükken tanıdığı devrimcilerden bir çok şey aldığını belirtir. O günleri "Ben daha şu kadardım" diye başlayan sözlerle kendini de katarak anlatır, güler espiriler yapar sonraki yıllarda.
92 yılında özlemini duyduğu mücadeleye aktif olarak katılır. Kısa bir süre sonra milis operasyonundan dolayı ilk tutsaklığını İstanbul’da yaşar. Çıkar çıkmaz aynı coşkuyla mücadelesine devam eder. Yoksul gecekondu mahallelerinde emekçi halkın içinde örgütlenme faaliyetleri yürütür. Halkın olanaklarını ve yaşam koşullarını gördükçe onlarla daha da bütünleşir. Sevgisini, saygısını dobra dobralığıyla onlara taşır. Sözünü sakınmaz. özellikle Anadolu insanının bakışını, ikinci planda olmalarını kabullenmez, onlarla daha yoğun ilişkiler kurarak bilinçlendirme faaliytleri yürütür.
Elbette bu durumdan rahatsız olan evin erkekleri, kurulu ve rahat düzenlerinin bozulmasını istemez. Ama Şefinur inatçıdır. Yeri geldiğinde kaldığı evlerde bu konuda kadının nasıl düşünmesi gerektiğini, nasıl yapması gerektiğini ve önemini evin erkekleri ile tartışıp haklılığını anlatmaktan çekinmez.
En çok duyduğu karşılık ise, "tamam bacım doğru da, böyle gelmiş böyle gider, onlar hakkını arasın kim engelleyebilir ki..." vb. olur. Buna karşın pratikte karşılaşılan engelleri gördüğünde tartışmaktan da geri durmaz.
Mahalli alanlarda yürüttüğü faailyet sırasında gözaltılar yaşayan Şefinur, 95 yılından itibaren illegal faaliyetler yürütmek üzere yeraltına çekilir, görevler alır.
Yeraltı örgütlenmesinde üstlendiği görevini sürdürürken 96 yılının şubat ayında tutsak düşer. Aynı operasyonda onunla birlikte tutuklanan yoldaşlarından biri de Ali Ateş'tir.
Yaşadığı tutsaklık onun moral-motivasyonunu bozmaz, coşkusundan bir şey kaybettirmez. Yine Bayrampaşa Hapishanesindedir. Yine şen şakrak yine dobra dobradır. Sözünü sakınmaz Şefinur, ne varsa onu olduğu gibi söyler. Bu nedenle o kırgınlığı gidererek kaldığı yerden ilişkisine devam eder.
Dobra Dobraydı Şefinur. Yoldaşlarıyla kurduğu ilişkilerindeki sıcaklığı yaşamın her alanında görmek mümkündü. Ama bir de öfkelendi mi onu durdurmak imkansızdı. Öfkesi dinene kadar yanına yaklaşılmazdı. Zayıf yeri kahkaha atacağı bir konu bulunmasıdır. Ondan sonra kolaydı.
Bırakanlara olabildiğine öfkeliydi. Kendisine devrimciliği anlatıp yol gösterenlerin düştüğü hali görünce ağız dolusu söyleyeceğini söylerdi.
Hani su gibi berrak derler ya, öyledir Şefinur. İçi dışı birdir. Utandığında yüzü kızarır, tırnaklarıyla oynar, öfkelendiğinde yüzü sert bir ifade alır, kahkaha attığında gözlerinden yaşlar gelir. Mücadelesi de böyledir. Çocukluğundan beri yaşadığı onca şeye rağmen asla tereddüte düşmez. İçeri-dışarı, demokratik yada illegal alan, her yerde her görev ve sorumlulukta neşe kaynağıdır. Özü-sözü yaşamı birdir.
Onu güldürmeye bayılıyorum. Çok meşhurdur kahkahası, o önde ben arkada koştururuz havalandırmada. Elinde süpürge olur. Kovalar beni, kimbilir ne şaka yaptım da, laf yetiştiremeyince ya da laf yetersiz kaldığında böyle koşturur beni. Yakalayınca da bir şey yapmaz, kıyamaz.
Aynı zamanda muziplikleriyle ünlüdür. Ortalığı karıştırmayı sever. Kadınlar koğuşunun neşe kaynağı olduğu gibi ortak faaliyetlerde tüm hapishanenin de neşe kaynağıdır. Bir kenara geçip birileriyle fiskos yapıyorsa, yine birşeyler çevirdiğini herkes anlar.
Çocukları çok severdi. Ziyaret günleri içeri giren çocukları aşırı sevgisi ile ağlatır, onlarla top oynar, karınlarını doyurur öyle yollardı.
Birgün ziyaret kabininin öteki tarafında sevimli bir çocuk gördü. Çocuk içeri girmeye çekiniyor, annesinden ayrılmak istemiyordu. Şefinur "Ben o çocuğun yanaklarını ısırmazsam sevmezsem içim rahat etmez" diyordu. Çok uğraştı ve sonunda içeri almayı başardı. Ve tabii çocuğun yanaklarını güzelcene ısırdı. Çocuk hem ağlıyor, hem "abla niye ısırdın" diye sımsıkı boynuna sarılıyordu. Çok içten bir sarılmaydı. Çok sevimlisin de ondan diye açıklıyordu ısırmasını. Sonra gönlünü alıp yollamıştı.
Neşeli, şen-şakrak olduğunda böyledir Şefinur ama, öfkelendiğinde hele hele bir şeyi kabullenmiyorsa ağzını bıçak açmaz.
Ölüm Orucu gönüllülerinin toplantıları yapılırken herkes duygularını ifade ediyordu.
Ölüm Orucu ekiplerinin netleştiği günlerde Şefinur da üstlendiği görevler nedeniyle bandını kuşanacak savaşçılar arasına dahil edilmediğini öğrenir. Bu onun için ağır gelir, kabullenemez. Oysa kendince hazırlıklarını bile tamamlamıştır. Bundan sonra tekrar aynı coşkuyla işlerine sarılması gerektiğini bilir. Söyleyeceğini yine söyler ama sıkıntı yaratacak durumdan kaçınır.
19 Aralık gecesi en öndedir. Öfke doludur. Böyle anlarda deliliğini bilir yoldaşları. Gözü karadır, durmaz yerinde.
O gece durduğu yerde duramıyor, yığınla gaz bombasının ortasında koşturuyordu. Birlikte son sıgaramızı içmiştik. Çok soğukkanlıydı Şefinur. O gece her şeyi temizledi ve görevini tamamladıktan sonra gülümsedi. Şehit düştükten sonra düşmanın eline bir çöp bile geçmemeliydi. Bir eliyle temizlik yaparken, diğer eliyle gaz bombalarını atıyordu. Kahramanca karşıladı ölümü.
Alevler arasındayken o yine su gibi berrak, emekçi halkın kavgasının içinde olacak kadar huzurluydu. Vedalaşma anında bile yiğittir Şefinur. Karşı koğuşta kalanlara el sallayarak zafer işaretleri yaparak, alevlerin arasında kahramanlık yaratır.
Şefinur'un ölümsüzleşmesiyle annesi, "Yaşarken onu anlayamadım" diyordu. Ardından onun mücadelesini gücü oranında sürdürürken "Şefo'ma layık olun, o sizi çok severdi" diyerek kavganın yolunu gösteriyordu."

VE bir şiir

"Delikanlıydı bu Şefo dedikleri
bir sıktımı dişlerini
bir sıktı mı yumruğunu
Ateş olsan yalım yalım kavrulan
deniz derya olsan köpürür
ok yaydan fırlar gibi
Şemşek olsan çakardın günler geceler boyu

Duru bir su gibiydi bu Şefo dedikleri
baksan görürdün kendini
öyle saf öyle temiz
bir tas su içesi gelirdi.
Şefo bu her damardan su içmez
Egenin tütünü gibi oy nazlı nazlı
oy benim sol yanım keskin yanım
bilenmiş bıçak yanım
delikanlı yanım
öfkem benim
küskünlüğüm
inadım, hırçınlığım
çocuk yanım
ağız dolusu kahkahalarım benim
bir ömre değer gülüşün
hoyrat yanım
Dağlara gidelim Şefo
Adam seninle deli olur
vurur kendini dağların başına
dağların başına
dağlara çıkalım Şefo, sarp yamaçlı dağlara
Soluğum yetmez sana ama
Dağlara çıkalım Şefo
kar olmaz orda sular
düğünler kuralım vardığımızda dağlara
Halaya duralım Şefo
tut elimden Şefo
beladır bu eller durulmaz."

www.ozgurluk.info sayfasında alınmıştır

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder