29 Mayıs 2016 Pazar

İbrahim Polat




İBRAHİM POLAT 1950- 22 kasım 1986
İbrahim Polat, 195O Kürecik- Çevirme  doğumlu.
İbrahim Polat,1968 kuşağından İbrahim  Kaybakkaya‘ya ve yoldaşlarına  evsahipliği yapan ,barındıran,saklıyan   yoldaş ve ayni idealler için mücadeleye atılan bir çoban.İbrahim,68 kuşağının devrimcileriyle tanıştığında yazları çobanlık, kışları büyük kentlerde boyacılık yaptı.İbrahim, okumaya mereklıydı. Marksit klasıklere ilgisi çoktu.   işçi sınıfı, Köylülük, Kemalizm, milli mesele, gibi konularda fikir üreten , en zor koşullarda mücadeleyi omuzlıyan ve bu nedenden ötürü siyasal çalışma yapmak için Türkiyeye dönen  ender kişilerden biridir..

İbrahim,Kürt ve Alevi bir ailedendi.Devletin kimlikler ve inaçlar üzerindeki baskısını birebir yaşıyan bir bölgedendi.. Osmanlı döneminde Kürecik yöresinde yakılan 1000'lerce evin, İdam edilen gençlerin, Öldürülen 100' lerce Küreciklinin yaşadığı baskı ve zulmi, Yakın akrabalarının yaşadığ dramı ve sürgünleri yaşlılarda dinledi. İtiat ve Teraki Cemiyetinin "tek dil, tek ırk, tek millet" anlayışının siyasal sonuçlarını 68 kuşağının devrimcilerinde öğrendi.
1972 yılında Almanyaya gelmek zorunda kalan İbrahim,  1986 yılında tekrar Türkiye'ye siyasal çalışma yapmak için döner. 22-Kasım-1986 tarihinde Dersim Ovacıkta katledilen İbrahim, kolundaki platinde tesis edildi. İbrahim Polatın mezarı Kürecik -Çevirme köyündedir.  

Meryem  Polat kardeşini şöyle anlatıyor. ( 61 yaşında Hagen‘de oturuyor.)
“ İbrahim çok küçük yaşta  çalışmaya başladı.  Köyde çobanlık şehirde boyacılık yapardı.  Ankara‘da Boyacılık yaparken birgün TBMM‘sine  gidiyor. Meclis‘in girişinde bulunan görevlilere" hemşerimle görüşmeye geldim "dediğinde,  " Hemşerin kim"? diye soran görevliye,  "İNÖNÜ"diye cevap veriyor. Önce onu dikate almıyan görevliler  İbrahim‘in ısrarlı davranışı karşısında görevliler; İnönü‘yü  bilgilendiriyorlar. İnönü „ getirin“ deyince  İbrahim‘i ayakkabı boyadığı sandığıyla İnönü‘nün yanına götürüyorlar. İnönü ayakkabı boyuyan  bu çocuğu sevmiş olmalıki  Ankara‘da bir ev veriyor. Bu evi daha sonra yoksul  bir aileye vererek Köye dönüyor. İbrahim paylaşımcıydı.   Çobanlık yaparken  Kaypakkaya‘ya ve yoldaşlarına koyun kuzu keserken  eksilen koyunlar için bizlere kurt yedi derdi. İbrahim Çat Yaylası‘nda kalıyordu. Çat Yaylası Sosyalist gençler için elverişli coğrafi koşullara sahipti.  Bizim yayla evimiz Çatın girişinde  kayalıkların  ötesindeydi.  Orayı bilmiyen biri, evi pek farketmezdi.Evin bu konumu kaypakkayaların Barınmasını kolaylaştırıyordu.  Ben 2-3 günde bir ata binip   İbrahime ekmek götürürdüm.  Güzel bir atım vardı. Ata binmeyi çok severdim. Bir keresinde ekmeği götürdüğümde yayla evimizin önünde genç bir delikanlı atımın yularını tutmaya çalıştı. Sen kimsin  diye sorduğumda  O "Harunuşaklıların çobanıyım" demişti. Meğer bu kişi Kaypakkaya imiş. kardeşim  çoğu kez evdeki  yufka ekmekleri  gizlice alıp götürürdü. Annem bunu farkederdi ama bir şeyde demezdi.    İbrahim(kardeşim) bir gün köyün öğretmeniyle  ilkokulda bir toplantı düzenledi. Tüm köylüler okulda bir araya geldi. Tabi biz kadınlar gitmedik.Yalnız erkekler gitti.  Köylüler toplanınca İbrahim toplanmanın nedeninin başlık parası olduğunu anlatmış. O zaman kızlar Kürecikte parayla satılıyordu. Kızların fiatı bizim köyde 5000 liradan başlıyordu.  Bazı köylerde daha fazlaydı.  Ibrahim. „bundan böyle başlık parasını kaldıralım. Almak satmak insan onurunu zedeliyen bir davranıştır. kızları hayvan gibi alınıp satılmasının doğru bulmıyorum“ demiş . Bir cok kişinin tepkisine rağmen  o günden sonra başlık parası bizim köyde kalktı.ibrahim zeki bir  gençti. Çok boylu poslu  yakışıklıydı Ibrahim. 1972 yılında  Kehyalı köy muhtarı öldürüldüğünde  Küreciğin köylerine çok baskı yapıldı. Çok kişi gözaltına alındı. Babam ve Macir (ermeni) Haydar‘a emniyete  cok işkence yaptılar. Çırıl çıplak soymuşlar, falakaya yatırmışlar. İbrahim ele geçmedi.Talebe olarak bilinen bu genç devrimcilerin peşine devlet düşmüştü. İbrahimde araranır duruma düsünce 1972 yılında   Almanyaya geldi.. Almanyaya geldikten sonra  mücadelesini burdada sürdürdü. Bir gün  benim adrese (GAZİANTEP)   gazete göndermişti. Gazete polislerin eline geçmişti.  Mücadele adında bir gazeteydi. Polisler bizim eve baskın yaptılar ve beni gözaltına aldılar  haftalarca  Antepte gözaltında kaldım.İşkece gördüm.1986 yılında Hagene geldim. ibrahimi merak ediyordum. kardeşimi çok özlemiştim.Tanıdık eş dosta sorduğumda Kölnde Hastahanede olduğunu öğrendim. Faşistler kolunu kırmışlardı.Kölndeki derneğin adresini aldım ve gittim. Derneğe gittiğimde İbrahim oradaydı. Sarıldık birbirimize. Kolu sarılıydı. platin takmışlardı.O gün hep hasret giderdik. Çocukluğumuza döndük. O anı nasıl anlatabilirimki? farklı bir duygu . böylesi anlar ancak yaşanır. anlatılması zor. Ayrılık vakti gelmişti. zaman nasıl geçti hiç anlıyamadım. Vedalaştık . Kısa bir süre sonra kardeşimin Dersime gittiğini öğrendim.. Burda pek birlikteliğimiz olmadı.“  Derken göz yaşlarını tutamadı Fatma ablamız. Ibrahim için yakılan  ağıtları yaktı durdu. Küçük   kardeşleri ibo abisiyle ilgili şöyle; “ İbrahim ,Dersime gitmeden önce  İstanbula geldi. 2 hafta kadar beraberdik.. Sonra Dersime gitti ve ölüm haberi geldi. Bizimkiler Dersime gittiler ama cenazeyi vermediler. Ovacıkta öldürülen tüm devrimcileri birlikte gömmüşlerdi.  Vucutların delik deşik ve tanınmaz halde olduklarını söylediler.  40 gün sonra tekrar gidildiğinde kolundaki platınde tanıdılar. Tabutu açtıklarında ürktüm korktum . abimin vucudu  tanınmaz haldeydi. O günden buyana cenazelere yaklaşamam. Annem eve doğru tabutun getirildiğini  görünce balkonda az daha atıp intihar edecekti. Cenazede  Bağde teyze   ağıt yaktı durdu.“ dedi.   ibrahimin cenazesinde kürtçe yakılan ağıtlardan biri şöyle.


lo brâno hûn li ku bun
î dâ lâ ciyâyi wirâ buy
qurban êz bi ser tê dâ xwar bum
qul kirie bedanâ tê li serte sâr bu
devrimcine ê li wan derân tim bircinê
emlice ku li piste alisükran gîr biyinê
ayli minê ay li minêayâz dibê tim li minê
ru xwe qe nâre ji bireminê dikêwi xwevni minê
ha lâwo qurban mere
ha iboko min go la wê hêle
heywâ xweuze gitriyê li simbilê
ha qurban le bâkew werê
te agireci berdâ helê minê“

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder